Tag Archives: kedilibirhayat
Yılbaşı Çekilişi Vaaar ! meow meow ♥
Bu sene tembel blogger ödülü diye bişey varsa kabul ediyorum evet bana verin 🙂 Ve bunun için özür diliyorum, yeni yıl hedeflerim arasında haftada 1 post var inşallah 🙂
Tembelim ama duyarsız değilim elbette, yılbaşı yaklaşıyor ve sizlerle minik heyecanlı aktivitemizi bu sene de yapmak istiyorum hadi utanmadan bir de söyleyeyim geleneksel yılbaşı hediye çekilişi 😛 Gülmeyin sonuçta ilki değil ikincisini yapıyoruz 🙂
Bu sene yılbaşı hediye çekilişi için halihazırda bir yazı konusunda iletişimde olduğum Petlebi.com a fikir götürdüm bize ufak bir yardımda bulunup sponsor olmak isterler mi diye sordum. Kabul ettiler sağolsunlar. Böylelikle bu sene 4 şanslı hediye kazanacak.
Tüm katılımda bulunanalar arasından öncelikle 1 kişi belirleyeceğim bu kedilibirhayat + petlebi işbirliğinin asil kazananı olacak hem benim kişisel olarak alıp hazırladığım hem de petlebinin bizlere hediye ettiği ürünlerin tamamından oluşan bir hediye paketi kazanmış olacak.
Onun haricinde de 3 tane daha şanslı seçeceğim bu 3 şanslı arkadaşa ise hediyeleri direkt Petlebi.com tarafından gönderilecek. Gönül isterdi ki her şanslının hediyelerine ben de katkıda bulunabileyim ve hepsini ben yollayayım ama maalesef ki çok masraflı olacaktı o yüzden 1 asil kazanan 3 tane de teselli ödülü kazananı minvalinden bir kurgu yapmak daha doğru geldi.
Petlebi.com bu 3 şanslı arkadaşa 1 er Gimpet Multivitamin macun iki şer adet de Gimpet malt kiss ödül tableti gönderecek.
Şimdi nasıl katılacağınıza gelelim, bu yazının altındaki bloğa yorum yazma bölümüne içinizden gelen yeni yıl dileklerini vs yazabilirsiniz mesajınıza mail adresinizi de doğru bir biçimde mutlaka yazın çünkü kazanırsanız size ulaşmak sorun olmasın sonra mail ile iletişime geçeceğiz.
26 Aralık 2016 saat 20.00’a kadar katılabilirsiniz, sonrasında ise o akşam bir çekiliş yapacağım ve kazananları yine buradan bir yazı ile duyuracağım hemen akabinde hediyeleri göndermek istiyoruz ki yılbaşı akşamı elinizde olsun ♥
Bu yazıyı kedisi olan arkadaşlarınızla paylaşırsanız güzel olur, şansın kime güleceği belli olmaz 🙂
Kedici Dergisi’nde kim yazmaya başladı acaba?! ;)
Efendim bakınız kedicilerin biricik sevgili kedi dergisi Kedici’nin son sayısının kapak konularından biri olan Eviniz Yeterince Kedici mİ? yazısını, ailenizin biricik kedili bloggerı bendeniz kaleme almış bulunmaktayım.
Biraz övünmek sanırım hakkım 🙂 Kedici Dergisi’ni önceden beri severek takip eden bir okur olarak, bu aydan itibaren dergide gönüllü yazar olarak yer alacağımı bildirmekten gurur duyuyorum.
Neden gurur duyduğuma gelirsek, yakinen tanımasam da derginin genel yayın yönetmeni ve aynı zamanda da Ankara Cat Hospital’ın sahibi Veteriner Hekim Tarkan Özçetin’e saygım büyük. Sosyal medyadan bacakları kesilerek otoyol kenarına atılan kedi Umut’u nasıl özverili bir süreç dahilinde kurtarıp hayata döndürdüklerini görmek bile başlı başına bu saygının uyanması için yeterdi de artardı, dahası ben Cat Hospital’ın ülkedeki en iyi veteriner kliniklerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Önceden beri severek okuduğum bir dergide yazılarımın sizlerle buluşması da ayrı bir heyecan konusu 🙂
Özellikle dergiye ve bloğa ayrı ayrı yazılar eklemeye gayret edeceğim ki beni lütfen her iki mecrada da takip edin;) Siteyi okuyoruz nasılsa bir de dergi mi alacağız demeyin! Yazıları ve konuları elimden geldiğince farklılaştırmaya çalışacağım!
Hadi bakalım pisi pisili araştırmacı yazarınızı üzmeyin, yeni çıkacak olan Kedici Dergisi’nden bir tane de siz edinin! 😉 Facebook hesaplarından derginin satış noktalarını duyuracaklar takipte kalın miaaoww ♥ ฅ^•ﻌ•^ฅ
Liebesgut mama çekilişi talihlilerimiz! ;) ♥♥♥
Merhaba kedi dostlarım,
şans bakalım bu kez kimlerden yanaymış 🙂 Doğrusu ilginç bir kurra oldu ilk ve en son sıradaki kişilerin çıkması çok enteresandı. Böylece bazılarımızda olan birinciye veya son rakama piyango çıkmaz düşüncesini yıkmış olduk 🙂
Eğer şans sizden yana ise tebrik ederim umarım mamayı denediğinizde kedileriniz beğenir ve memnun kalırsınız. Güzel fotoğraf ve videolarınızı Enis Bey bekliyor! 😉
Şans bu kez de bana gülmedi diyenlerdenseniz, hiiiç üzülmeyin çünkü önümüzdeki günlerde yine burada düzenleyeceğim tam 3 çekiliş daha olacak. Birini ben bizzat kendim hediye olarak düzenlemek istedim bir arkadaşımın çıkarttığı kitaba destek olmak adına….
Diğer ikisi ise iki kedici markadan gelen talep üzerine yaratacağım eğlenceli birşeyler olacak.
Yani pes etmek yok, takipte kalın hiç belli olmaz şeytanın bacağını 3.de 4.de veya 5. de kırabilirsiniz belli mi olur 😉
İşte şeffaflık politikası gereği sizlerle çekilişime katılan kişi listesini ve random.org adlı sitede tesadüfi olarak belirlenen rakamların ekran görüntüsünü paylaşıyorum.
Talihlilerimizin isimleri:
- Kitty Cat
- Jülide Alasya
- Barış
- Cansu Uzuner
- Çakıl ve Tuba
Kendilerine bir mail gönderdim bile! Mesaj kutularını ve hatta spam klasörlerini mutlaka kontrol etsinler bana gerekli bilgileri ulaştırsınlar lütfen 😉
Üzüm ve Ryuk üzerine wittge_ ile keyifli bir sohbet!
Merhaba sevgili kedi dostları, bu aslında bir röportaj yazısı ancak başına minik bir girizgâh yazmak istedim. Bu röportajı internetin ünlü komik kedileri Üzüm ve Ryuk’un sahibi wittge_ ile yaptım.
Üzüm & Ryuk’un ünü Kaf Dağı’nı aştı ama ben yine de henüz keşfetmemiş olanlarınız için kısaca bahsetmek istiyorum.
Üzüm kocaman gözleri ve derin bakışları ile oldukça fotojenik ve komik bir kedi, sahibi Yaşar ise gerçekten insana durup dururken birkaç cümle okutup kahkaha attıran cinsten bir espri anlayışına sahip..Üzüm’ün yeni yeni konuşmaya başlayan kardeşi Ryuk ise gözleri felfecir okuyan ayrı bir dünya 🙂
Kedilerinin fotoğraflarını çekip altına diyaloglar yazan wittge_’nin yaptığı bu şey, giderek daha çok sevilmiş ve popüler olmuş. Onları buradan takip edebilirsiniz: http://instagram.com/wittge_
Sonrası şan, şöhret, ün, paparazziler vs…:)
Ben de onların bir hayranıyım, yeni diyaloglar eklendi mi bugün acaba diye sık sık sayfalarını kontrol ediyorum 🙂 Geçtiğimiz aylarda Kedici Dergisi, onlarla bir röportaj yapmıştı ben de dergiyi alıp okumuştum röportajı… Ama sıkı bir takipçileri olarak merak ettiğim daha bir sürü şey vardı haklarında…
Ben de benim gibi Üzüm fanlarını ve onları henüz keşfetmemiş olan kedici dostları düşünerek bir röportaj yapmaya karar verdim…
Bu güzel sohbet için wittge_’ye çok teşekkür ediyorum, sizlere de keyifli okumalar diliyorum!
İki kedi ile yaşamak nasıl bir şey? Üçüncü kediye kadroda yer var mı yoksa kesinlikle hayır mı?
Bu aslında ilgilenebiliyor olup olmadığımızla çok alakalı. Özellikle çalışan insanlar için evde yalnızca bir tane kedi yahut evcil hayvan olması ona yapılan bir haksızlık gibi geliyor. İyi anlaşıp anlaşmamaları bir yana, evde kimse olmadığı zamanlarda yanında en azından kendi türünden bir arkadaşı olması önemli diye düşünüyorum.
Bizim için iki kedi ile yaşamak oldukça eğlenceli. Tamamen farklı karakterde iki çocuk gibiler. Ruh halleri ve enerji durumları senkronize olmadığı için sürekli bir meşguliyet oluşturabiliyorlar.
Üçüncü kedi de aklımızdan geçti ancak işin bir de bakım yönü olduğu için onlara yeterli özeni (kum değişimi, mama vb.) gösteremeyeceğimizi düşündüğümüzden rafa kaldırdık. Evde çok az zaman geçirebiliyoruz. Yoksa “kesinlikle hayır” gibi bir düşünce yok.
Seyahate çıkarken kedilerinizi ne yapıyorsunuz? Şimdiye kadar en fazla ne kadar yalnız kaldılar ve size bu süreç sonunda tepki koydular mı?
Seyahate çıktığımızda Üzüm ve Ryuk’la onları çok seven komşumuz ilgileniyor. Üzüm yalnızken bir defa arkadaşımıza bırakmıştık 10 gün kadar. Sıcakkanlı olduğu için kısa sürede alışmıştı. Geri döndüğünde ise yine bir iki gün içinde eski haline döndü.
Ancak hiç bir şey yapmasa dahi bir tepki hissediyorsunuz. Bunun dışında işin tek handikapı diyebileceğim yönü, ayrılık zamanı geldiğinde bunun arkadaşınız için epey yıkıcı olması.
İlk kedinizi nasıl edindiniz? Kısaca hikâyesini anlatabilir misiniz? Sonrasında Üzüm ve Ryuk un gelişinden de kısaca bahsedebilirseniz birbirleri ile nasıl bir kaynaşma dönemleri oldu?
Çocukluğumda epey vakit geçirdiğim ve çok sevdiğim bir kaç kediyi saymazsak yaklaşık üç yıl önce benim için sürpriz bir şekilde oldu. Bir kedi sahiplenmeyi çok istiyordum. Eşime bir kaç kez söylemiştim. Ancak ikimiz de hem bu konuda tecrübesiz olduğumuz hem de yoğun bir tempoda çalıştığımızdan üzerinde fazla durmamıştık.
Bir gün eşim sürpriz bir şekilde yavru bir kediyle geldi. Annesi olmayan bir kaç haftalık bir erkek sokak kedisiydi. Sokakta bulduğu yaralı bir kuşu götürdüğü veterinerde görmüş. Eve ilk geldiğinde sevinçten o gece uyumadım. İsmini, o zamanlar Elazığ depreminde gündeme gelen Keko adındaki küçük kardeşimizin ismine ithafen Keke koymuştuk. Tabi sonraki süreçte anladığım en önemli şey; ilk kez kedi sahiplenmenin karar verme noktasında takıldığımız kaygıların ne kadar yersiz olduğu. Hatta kendinize kızabiliyorsunuz.
Sonrasında ikinci bir kedi aklımıza gelmemişti, ancak bir gün şirketin bahçesindeki çöp konteynerinde tesadüfen Üzüm’ün sesini duydum. En fazla iki haftalık kadardı. Kardeşiyle birlikte makine dairesinde bir makineye sıkışmış. Kardeşi ölmüş. Onu da öleceği düşüncesiyle üç gün önce çöpe atmışlar. Ağır yaralıydı. Götürdüğümüz veteriner de fazla umut olmadığını söylemesine rağmen ameliyatını geçekleştirdi. On gün kadar yoğun bakımda kaldı. Şu an kuyruğunun yarısı yok fakat bunun dışında gayet sağlıklı kendisi.
Üzüm’ün gelişinden altı ay kadar sonra Keke’yi ani bir hastalıktan dolayı kaybettik. Biz çok üzüldük fakat Üzüm müthiş bir depresyona girdi. Bir süre hiç yemek yemedi ve tüyleri neredeyse tamamen döküldü. Sonrasında tabi daha önce iki kediyle yaşamış olan herkesin yapacağı gibi bir yavru daha sahiplenmeye karar verdik.
Haysev’in ilanlarından bulduğumuz Ryuk da travmatik geçmişi olan bir kedi. Köpeklerin parçaladığı sağ arka bacağındaki platin yüzünden zıplayamıyor. İlk geldiğinde bir ay kadar koltuğun altından neredeyse hiç çıkmadı. Ancak yavru kedi düşkünü Üzüm zor da olsa önce kendini sonra bizi Ryuk’a sevdirmeyi başardı.
Şu an Ryuk tam bir Üzüm bağımlısı.
İki kedi ile yaşarken hâlen evinizde sokaktan gelen geçici misafir kedilere yer veriyor musunuz? Bu durum evde huzursuzluğa neden olmuyor mu durumu nasıl idare ediyorsunuz?
Evimizin çok yakınında kliniği olan veteriner bir arkadaşımız var. Bu sayede sahiplenmeyi bekleyen arkadaşlar evden hemen hemen hiç eksik olmaz. Böyle durumlarda her ikisi farklı tepkiler veriyor.
Üzüm çoğunlukla misafiri yalamak amacında olduğundan peşinden ayrılmaz, Ryuk ise meraklı fakat çekingen olur. Tabi ortamdaki tansiyon misafirin de tavrıyla alakalı olduğundan kimi zaman gergin bir hava oluşuyor.
Sokak kedileri ile aranız nasıl?
Kediler de dahil tüm sokak hayvanlarını çok severim. Sadece sabahları bile kedi severken iş yeri servisini kaçırmışlığım çoktur. Bunun dışında sokak kedileriyle “yaş mama partisi” dediğimiz bir gece etkinliğimiz var zaman zaman gerçekleştirdiğimiz. Yaşadığımız yer itibariyle çok fazla kuru mama bırakan komşularımız olduğundan yaş mama sanki daha bir anlamlı oluyor.
Kedileri kısırlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kısırlaştırma konusunun hem sağlık hem de yaşam koşulları boyutu var. Özellikle çiftleşmesi mümkün olmayan ev hayvanlarının kısırlaştırılması sağlıkları bakımından zaruri diye biliyorum.
Ayrıca sokak hayvanları için kimi yerlerde kaçınılmaz bir uygulama da olabilir. Ancak benim düşüncem bunun sistemli ve kapsayıcı bir şekilde yapılmasının doğru olmadığı yönünde.
Yaşadığımız sokak veya mahallede onlar için en az bizim kadar rahat yaşayabilecekleri bir ortam yaratabilmek daha doğru diye düşünüyorum.
Üzümü ve Ryuk’u nasıl besliyorsunuz?
Çoğunlukla kuru mama, haftada bir veya iki kez de yaş mama veriyoruz. Bunun dışında bizim yediklerimizden, özellikle sevdikleri yiyecekleri paylaşıyoruz tabi.
Evinizde misafir geldiğinde tepkileri neler oluyor?
İkisinin de kendine has tepkileri var. Örneğin Ryuk derhal kaybolur. Zaman geçtikçe ortalıkta gözükmeye başlasa da kucağa asla izin vermez. Üzüm daha sokulgan. Kucakta durmayı sevmez fakat gitmek için bir kez çok cılız bir hamle yapar. Bırakmazsanız sürekli kucağınızda durur.
Gürültülü ve kalabalık ortamda ikisi de evin en uzak köşesine çekilir.
Evde yaptıkları en belirgin yaramazlıklar neler?
Ryuk, bütün de olsa bir ekmeği muhakkak küçük odaya götürüp parçalamak zorunda. Beyaz ekmeğin içini çok sevdiğinden bu fırsat eline geçtiğinde hiç kaçırmaz. Üzüm’ün duvarda asılı porselen tabağa takıntısı var. Günde bir iki kez kısa süreli de olsa ciddi gürültü çıkarıyor.
Bunların dışında her gece saat 11-12 gibi başlayan koşturmacalarıyla birlikte diğer bilinen kedi yaramazlıkları her ikisinde de mevcut. Bir de yaramazlık dememek lazım ama biraz tuhaf diyebileceğim, karşınıza geçip sürekli gözünüzün içine bakma durumu var Üzüm’ün.
Sizce hayvan sever olmak ne demektir?
Hayvanseverliğin toplumda duyarlılık oluşturulmaya çalışılan ve bu bağlamda koşut seyrettiği diğer konulara kıyasla epey geriden geldiğini söylememiz gerek. Bunun en temel sebeplerinden bir tanesi “hayvan severlik” dendiğinde tek ve uzlaşılmış bir olgudan bahsedemiyor olmamız.
Her ne kadar konunun sokak hayvanları, hayvan ticareti vb. gibi farklı alt başlıkları olsa da, daha fazla insanda bu yönde bir bilinç oluşturabilmek için onlara sosyal ağlarda itici bir dille ödevler vermekten daha fazlası yapılabilir sanki. Bunu, tüm canlıların en az insan kadar yaşam hakkına sahip olması bağlamında düşünmek doğru bir bakış açısı diye düşünüyorum.
İnsan popülasyonunun artmasıyla doğadan sürekli daha fazla yer çalıyor olmamız; buna karşın ve bu sayede yaşam alanı sürekli farklılaşan türler için, doğayı değiştirebilme gücü yalnızca kendinde bulunan insana kaçınılmaz bir sorumluluk yüklüyor.
Tek kedisi olanlara ikinci bir kedi sahiplenmelerini tavsiye eder misiniz?
Kesinlikle. İmkanı olanlar için konuşmak gerekirse bunun hem bir sokak hayvanına daha barınma imkanı sağlamak gibi önemli bir boyutu hem de evde olduğunuz zamanlarda size arkadaşlık eden, problemlerinizi unutturan dostunuza evde olmadığınız saatlerde kendi türünden, kendi dilinde anlaşabileceği bir arkadaş sağlamış olmak gibi incelikli bir yönü var. Bunun dışında müthiş eğlenceli olduğunu da eklemek gerek.
Üzüm ve Ryuk ile ilgili başka projeleriniz de olacak mı?
Şimdilik sadece instagram ve facebookta paylaştığım diyaloglar var. Tabi bunları bir proje olarak düşünmemiştim. Öte yandan internet kullanıcısı olup da bu sosyal ağları kullanmayan insanlar da var. Hem bu sebepten hem de bu paylaşımların daha derli toplu, ulaşılabilir olması amacıyla bir internet sitesi yapmayı düşünüyorum.
Zaman zaman paylaşımların bir kitapta toplanması yönünde talep ve tavsiyeler oluyor. Her şeyden önce bu kadar ilgiyi gerçekten hak edip etmediğinden emin değilim. Ayrıca bu durum, işin ticari boyutunu da doğuruyor. İster istemez bunlara bir proje olarak yaklaşmak gerekecek. Kesinlikle olmaz demiyim ama en azından şimdilik motivasyonumuzun sadece gülmek olması yeterli.
Üzüm ve Ryuk’un kendi fanları olmuş durumda bugüne kadar nasıl tepki ve hareketlerle karşılaştınız? (At alıp hediye edenler oluyormuş duyduğuma göre :P)
İşin belki de en sevdiğim yönü bu. Üzüm ve Ryuk’u sevenler arasından onlarla tanışmak isteyenler az değil. Birçok insan evimize gelerek doğrudan kendileriyle sohbet ediyor. Bu sayede bizim de çok sayıda arkadaşımız oldu.
Bir de at konusu var tabi. Üzüm’ün at sevgisine istinaden hem İstanbul’dan hem de başka şehirlerden çok sayıda oyuncak at gönderen arkadaşlar oldu. Çok hoş, bizim için çok değerli ve unutulmayacak şeyler.
Anket soruları:
Üzümün en sevdiği yemek: Hiçbir şeyi çok severek yediğini görmedik ama kefire hiçbir zaman hayır demez.
Üzümün en sevdiği oyuncak: Keçeden yapılmış küçük bebeği
Üzümün en korktuğu şey: Elektrik süpürgesi
Varsa takma isimleri veya severken kullandığınız değişik kelimeler: Seslenirken ve severken “bebo” veya “üzümbebo”
Ryukun en sevdiği yemek: Ekmek. (Net)
Ryukun en sevdiği oyuncak: Her türlü ambalaj kağıdı.
Ryukun en korktuğu şey: Hemen her şeyden korkar. Özellikle çöp poşeti.
Varsa takma isimleri veya severken kullandığınız değişik kelimeler: “riyukku” ve “suratkafa” gibi saçma şeyler.
Ryuk ne demek? Üzümün ve Ryuk’un isimlerini nasıl nelerden esinlenerek hangi hallerinden dolayı verdiniz? Ryuk çok sevdiğim bir anime karakterinin ismi. Bizimki kız olmasına rağmen erkek bir karakterin ismini vermiş bulunduk. Yine de bakışları, yaramazlığı vs. yüzünden yakışıyor sanki. Üzüm’ün ismini ise eşim vermişti. Sebebini bilmiyorum ama yaygın bir isim olmasına karşın Üzüm’e başka bir isim yakışmazmış gibi geliyor.