Bilmiyorum neden bu akşam içimden Coco’ya bir şiir yazmak geldi… Eylül ayı onun doğum ayı, en azından öyle tahmin ediyorum… Erken bir doğumgünü kutlaması gibi olsun canım kedime ♥
Bir gün çook uzaklardan elimde valizimle içeri bir girdim seni gördüm!
Miniminiciktin, fazla küçüktün belli ki zalimler annenden seni çok erken ayırıp satmışlardı…
Henüz doğru düzgün yürüyemiyor, koltuklara çıkamıyor inemiyor tırnaklarınla pantolonumdan üzerime tırmanıyordun..
Seni ilk gördüğüm anı hiç unutmadım, sen benim ilk kedimsin…
İlk aşık olduğu anı unutamaması gibi insanın ben de seni eve gelip valizimi bıraktığım anda gördüğümü hiç unutmadım…
Oysa eve bir kedi gelebilir mi sorularına hayır demiştim, bir sene sonra o evden göçüp başka diyarlara gideceğimi biliyordum…
Bir öğrenci evine gelmemen gerektiğini – hele ki bizimkine- biliyordum
Ama benim tüm hayırlarıma rağmen bir gün günlerce evden uzakta iken geri döndüğümde evde seni gördüm..
Ve sana aşık oldum çünkü olmamak mümkün değildi…
Süt kokuyordu ağzın… fazla miniktin… o fazla minikliğin insanı üzüyordu bu kadar da olmaz bu kadar da küçükken annesiz bırakılmaz dedirtiyordu…
Oysa ben o zamanlar hiç kediden anlamıyordum hiç kedili bir hayat nedir bilmiyordum
Buna rağmen burada yanımızda olmak için fazla küçük olabildiğini sezebiliyordum..
Herşeyin acemiliğine denk geldin dolayısıyla…
Sen çok minik ama oldukça cabbar bir kediydin…
Ben titrek ve hiçbir şey bilmeyen sana bakmaya çalışan cebinde parası az bir öğrenciydim…
Seni getiren sana pek de fazla bakmadı işin gerçeği.. Bir müddet sonra bana kaldın güzelim… tüm güzelliğinle…iyi de oldu..
Seni ben seçmedim, adını ben koymadım, ben hayatıma sokmadım ama doğal olarak gelişen çok güzel bir şeydin…
Geceleri yanıma gelirdin, birlikte odamda kapının altını havlu ile tıkayıp uyurduk sigara dumanı gelmesin diye… Öğrenci evinin halleri işte..
Sana ne iyi mamalar seçebilecek bilgim vardı, ne de iyisini bilseydim de alabilecek param vardı…
Migrostan Whiskas alırdık iyi diye düşünüp onun parası bile zorlardı Hande ablanla bizi…
Normal süt verirdik bilmezdik inek sütü kedilere iyi gelmezmiş o zamanlar…
Hiçbir lüks eşyan yoktu, öğrenci evinde dağınıklıklarla çerle çöple oynar, mukavva kutularda yatardın…
O zamanlar iran kedisi denen bir kedi olduğunu İranlı bir prenses olduğunu bilmezdik..
Evimize arkadaşlarımız gelirdi onlar seni sevmeye çalıştıkça snobluk yapar ben iran prensesiyim dercesine herkesi patilerinle ittirirdin..
Bizim halimizi hoş gördüğün ve katlandığın için müteşekkiriz ne diyelim 🙂
O fazla miniminicik hallerinde bile en çok öne çıkan halin tavrın kaçma isteğindi…
Sürekli dış kapıdan kaçmak isterdin, kim bilir annene mi gitmeyi isterdin..
Bak bugün 13 yaşındasın hâlen dış kapıdan kaçma isteğin dinmedi…
Küçüklükten beri kuytu yerleri çok sever en olmayacak köşelere ilişir bizi evde kedi aramaktan delirtirdin..
Bunu en son tüm ev halkı olarak 2 gün önce yaşadık 🙂 ve sık sık da yaşıyoruz..
Hâliyle kaçma huyun da olunca seni seviyoruz ve kaybetmek istemiyoruz..
Sürekli telaşla kısa zaman aralıklarıyla evde dip köşe seni arıyoruz
Ve sen tüm umursamazlığınla ses dâhi çıkarmadan o köşelerde bekliyorsun
Sanki saklambaç oynar gibi seni sobelemeden kesinlikle çıkmıyorsun…
Dünyanın en şanslı insanlarından biriyim, sen benim ilk kedimsin ve hâlen benimlesin
Yanımızdan kimler geldi geçti, birlikte büyüdük ve hâlâ yan yanayız..
Üniversite okuduk, mezun olduk, İstanbulda 4 ev değiştirdik bekar hayatı yaşadık
Evlendik yanımıza kardeş kediler geldi birini yitirdik biri hâlâ bizimle…
Bir insan çocuk geldi, biliyorum seni biraz sıkıyor ama merak etme o da küçük büyüyecek…
Ve ben nasıl benimle birlikte büyüdüysen onunla birlikte de büyümeni çok istiyorum…
Güvendiğim yanım, tüylü pofuduk aşkım…
Seni kimi zaman annemi özleyince annem dedim sevdim kimi zaman minik bebeğim dedim kimi zaman arkadaşım kimi zaman kedim…
Her zaman o yeşil bilmiş buğulu gözlerinle bana baktın ve bakıyorsun…
Yanımda uyumayı seviyorsun ve fırsat bulup yanımı kapıyorsun geceleri elim patinde senin mırlamanı dinleyerek uyumayı seviyorum..
Beni herkesten çok sevmene bayılıyorum,
Başında öleceğini beklediğim zor günler yaşadık çok şükür geçip gittiler
Bir şekilde şans yüzümüze güldü ve sana hayata dair yeni bir yol ışık açtı…
Belki çok dua ettiğimdendir o zamanlar, belki reikiler yaptığımdandır sana saatlerce
Allah biliyor ya kaç gece internet başında İngilizce veterinerlik literatürlerini okuyarak sabahlamıştım..
Hiçbir şey olmadığında her şeyi bırakmıştım… Belki de işe yarayan buydu bilemiyorum..
Ama bir şeyler bulduk ve hayata tutunduk…O günlerden sonra her gün kâr bize..
Sayende bir çok şey öğrendim sayende hayatımda kedi sayfası açıldı…
Çok şanslıyım hâlâ yanımdasın..
Benim pamuk ninem artık 13 yaşındasın…
Umarım 23 olduğunu da görürüz birlikte…
Seni seviyorum Coco
Seni biz de seviyoruz Cococuğum. Çünkü öğrendik ki sen annenin ilham kaynağısın. Senin ona öğrettiklerini o bir sürü kedi anne babasıyla paylaşıyor ve bir sürü kedi sayende daha iyi anne babalara sahip oluyor. Daha mutlu yaşıyorlar. İyi ki dünyaya gelmişsin. İyi ki en doğru anneyi bulmuşsun ve onu mutlaka çok daha iyi biri yapmışsın. Bu arada seni çoluk çocukla uğraştırmak istememe ama elçiye zeval olmaz, Duman ve Milo bu kız 5 yaşından 1 ay bile fazla değildir diyor, çok güzelmişsin 🙂 Nice uzun yıllar Coco. Öpücükler
😘😘😘
Duygusal günlerimdeyim zaten, iki göz iki çeşme okudum 😢 Sağlıkla yaşasın coco 🙏 Aynı zamana da mişa ve uzay da. Hiç ayrılmayın emi 😘
😘😘😘
ağlattın beni meltem , bal!ımı çok ozluyorum. şükurler olsun ki guzel kızım şeker yanımd şu anımızı paylaşmak istedim…
cocon mişan ve denizinle uzun sağlık dolu bir omur dileirm…
şeker ve belgin
21 Ağustos 2017 01:19 tarihinde Kedili bir hayat, yaşanmaya daha çok değer!
Çok güzel yazmışsınız. 😥 ❤
“Coco” ben 7-8 yaşlarındayken tavuğumun adıydı. İsim yüzünden dikkatimi çekti yazınız. Çok güzel yazmışsınız. 😥 ❤
Yazınızı iki gözüm iki çeşme ağlayarak okudum Meltem hanım.İlk kedimi evlat edindiğimde yaşadığım duygularımı yaşadım tekrar. Ben de ilk kedim Yumoş u 5 aylıkken kolon kanserinden kaybettiğimde anladım bu işin laylaylom bir iş olmadığını. Belki de bu yüzdendir kaybettiğimde o kadar çok ağlamam. Nöbete gittiğimde evde yalnız bıraktığım günlere mi ağlamadım bilmeden verdiğim sağlıksız besinlere mi? Sizden çok şey öğrendim, Allah gerçekten sizden razı olsun. Paragöz veteriner diye tabir ettiğimiz hayvana zerre değer vermeyen ve sırf acemilikten kedilerimi takip ettirdiğim veterinerden sizin sayenizde kurtuldum ve Ahmet Marangoza takip ettirmeye başladım. Içim o kadar rahat ki anlatamam. Şu an Tonton ve Mimi adında bir erkek bir dişi kedim var. Ne yazık ki ikisi de corona pozitif. Tesadüfen kontrollerde öğrendiğim gün dünya tekrar başıma yıkılmıştı. Çünkü veteriner en beter klinik tablodan yani fip ten bahsetti.Kaç gün ne yediğimi ne içtiğimi bilmiyorum. Sonra sizin gibi yabancı kaynaklardan corona enfeksiyonuyla ilgili yazılar okudum iyi ki de okumuşum. Yoksa kendime gelemez ve veterinerin saçma sapan önerilerini dinlemek zorunda kalırdım (en can alıcı olanı kedileri ayırmamdı). Kedi sahiplerinden ricam lütfen okuyup araştırsınlar. Kedilerini olduğundan daha iyi bir yere taşıyamıyorlarsa daha kötü duruma da getirmesinler. En basiti sulandırmadan süt vermesinler mesela, laktozu sindiremediklerini bilsinler. Forumlarda okuduğum şeyler bazen beni dehşete düşürüyor. Nasıl olur böyle bir sey diyorum? Nasıl bilmez bunu? Ben sizden çok şey öğrendim hala da öğrenmeye devam ediyorum. Bir çok insan bana kedilerim konusunda takıntılı olduğumu ve çok abarttığımı söylese de hiç kimse onları evlat yerine koyduğumu anlayamıyor. Kedilerimi kabul etmeyen ve benim gibi önemsemeyen biriyle evlenmicem o derece yani 🙂 Allah sonumu hayır etsin. Konuşma tarzım biraz samimi gelmiş olabilir kusura bakmayın. İçimden geldiği gibi yazmam tek sebebi 🙂 Coco ve ev arkadaşıyla size ve ailenize sağlıklı, mutlu bir hayat diliyorum. Her şey gönlünüz gibi güzel olsun…
Çok teşekkürler Edacım harikasın 🙂